ÖLÜNCE BENİ KİM YIKAYACAK?
- Neslihan Pekak
- 31 Ara 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 Oca
Gassal dizisinin sloganı, "ölünce beni kim yıkayacak", etki alanımızın dışına odaklanıp, yaşamımızın sorumluluğunu alamayışımızın ironik bir hatırlatıcısı gibi.

Hepimiz zaman zaman geleceğe dair kaygılar duyarız. Ölüm, hastalık, yaşlılık gibi konular, kaçınılmaz olmaları nedeniyle endişelerimizin merkezinde yer alır. Ancak bu kaygılar, bizi asıl odaklanmamız gerekenlerden alıkoyabilir mi?
Bu soru, hayatımızın kontrolümüz dışında olan yönlerine takılıp kalmanın, aslında kendi sorumluluklarımızdan kaçış olabileceğini düşündürüyor.
İNSAN PSİKOLOJİSİ VE ETKİ ALANI: BİLİMİN SÖYLEDİKLERİ
Psikolojide “kontrol odağı” (locus of control) kavramı, bireylerin olayları kontrol etme yeteneklerine ne ölçüde inandıklarını açıklar.
İç kontrol odağına sahip olanlar, hayatlarının kendi ellerinde olduğuna inanır ve etki alanlarına odaklanırlar.
Dış kontrol odağına sahip olanlar ise olayların kader, şans veya başkalarının kontrolünde olduğunu düşünürler.
Araştırmalar, iç kontrol odağına sahip bireylerin daha mutlu ve başarılı olduklarını göstermektedir. Örneğin:
Rotter’in Kontrol Odağı Ölçeği (1966): İç kontrol odağı yüksek olan bireylerin daha güçlü bir öz güvene ve başarı motivasyonuna sahip olduklarını ortaya koyar.
Harvard İşletme Okulu (2018): İnsanların kontrol edemedikleri dış etkenlere odaklandıklarında stres seviyelerinin %25 arttığını; buna karşılık kontrol edebildikleri alanlara odaklandıklarında daha üretken olduklarını gösterir.
TARİHTEN İLHAM VERENLER
Marcus Aurelius: Zihinsel Sükunetin Lideri
Marcus Aurelius, Roma İmparatorluğu’nun en zorlu dönemlerinden birinde liderlik yaptı. Meditations adlı eserinde, "Değiştiremeyeceğin şeyler üzerine kafa yormak zaman kaybıdır. Asıl mesele, kendi zihnini kontrol etmektir," diyerek Stoacı bir bakış açısıyla kendini kontrol etmenin önemini vurguladı.
Mahatma Gandhi: Basit Bir Yaşamdan Büyük Değişimlere
Gandhi, Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinde, kontrol edemediği şiddet olaylarına değil, bireylerin ahlaki ve fiziksel dirençlerini artırmalarına odaklandı. Bu, etki alanında yaratılan bir dönüşümün, tarihteki en büyük değişimlerden birine nasıl öncülük edebileceğini kanıtladı.
Viktor Frankl: Anlam Arayışı
Toplama kamplarında hayatta kalırken, Viktor Frankl, yaşamın en korkunç anlarında bile anlam arayışının insanı hayatta tutabileceğini gözlemledi. İnsanın Anlam Arayışı kitabında şöyle der:
"Bir şeyleri değiştiremiyorsanız, kendinizi değiştirebilirsiniz."
MODERN HAYATTA ODAĞI KAYBETMEMEK
Bu billboard'un bizi düşüncelere daldırdığı gibi, gün içerisinde sayısız uyarana maruz kalıyoruz. Reklamlar, bildirimler, sosyal medya, haberler, belki de diğerlerinin aradığı anlamlar... Hepsi odağımızı dağıtmak ve enerjimizi bölmek için yarışıyor.
Bu noktada kendimize sormamız gereken en kritik soru şu: Benim asıl amacım ne?
Gemilerin demir atıp kendilerini sabitlemeleri gibi, bizim de zihinsel olarak "çapa" atmaya ihtiyacımız var. Bu çapa, yaşam amacımız. Eğer bu amacı bulamaz ve ona sıkı sıkıya tutunmazsak, dalgalar arasında savruluruz. Odağımızda kalmak için çabalamalı ve enerjimizi bize ait olan "asıl meseleye" yönlendirmeliyiz.
Unutmayın: Asıl mesele, bu hayatta sizi kimin yıkayacağı değil, ne için ve nasıl yaşadığınızdır.
2025, asıl meselenizi bulduğunuz, onun için yaşadığınız bir yıl olsun...
Neslihan Pekak